Hostname: page-component-586b7cd67f-dsjbd Total loading time: 0 Render date: 2024-11-24T03:21:25.194Z Has data issue: false hasContentIssue false

A new look at an ancient city: An outline of the chronological and urban development of the Hittite capital Ḫattuša

Published online by Cambridge University Press:  30 April 2024

Andreas Schachner*
Affiliation:
Deutsches Archäologisches Institut, Türkiye
Rights & Permissions [Opens in a new window]

Abstract

Core share and HTML view are not available for this content. However, as you have access to this content, a full PDF is available via the ‘Save PDF’ action button.

The intense use of scientific dating over the last three decades makes it possible for the first time reasonably to connect the topographically diverse parts of the Hittite capital Ḫattuša. Not only was the decision to found a city at this site based on pre-Hittite parameters, but at the same time, it also becomes clear that the settlement is one of the very few in Anatolia which was continuously used from the end of the third millennium BC through the second millennium until the beginning of the Iron Age. Furthermore, the accumulation of radiocarbon dates in individual, archaeologically intensively studied areas of the site makes it now possible to understand the development as a dynamic and fluent process. Based on the results outlined here, permanent moves back and forth of the settled areas within a geographically defined space can be reconstructed. The Hittite city of Ḫattuša was always a construction site. Next to densely built-up districts there existed at all times large expanses of either ruins of buildings or of open spaces, which could have been used as pasture or arable land. The settlement’s map, regularly reproduced as its overall plan, thus represents a status reconstructed or idealised by modern research. Most probably the settlement was at no time occupied to this extent, and accordingly never looked like this in its history.

Özet

Özet

Son otuz yılda bilimsel tarihleme tekniklerinin yoğun bir şekilde kullanılması, Hitit başkenti Ḫattuša’nın topografik açıdan bölünmüş olan kısımlarını ilk kez makul bir şekilde birbirine bağlamayı mümkün kılmaktadır. Burada bir kent kurma kararı yalnızca Hitit öncesi parametrelere dayanmakla kalmamış, aynı zamanda yerleşimin Anadolu’da MÖ üçüncü binyılın sonundan ikinci binyıla ve Demir Çağı’nın başına kadar kesintisiz olarak kullanılan çok az sayıdaki yerleşimden biri olduğu da anlaşılmıştır. Artık, arkeolojik olarak yoğun bir şekilde çalışılmış münferit alanlardaki radyokarbon tarihlerinin toplanması, gelişimi dinamik ve akıcı bir süreç olarak anlamayı mümkün kılmaktadır. Burada özetlenen sonuçlara dayanarak, coğrafi olarak tanımlanmış bir alan içinde yerleşik alanların sürekli olarak ileri geri hareket ederek yeniden yapılandırıldığı anlaşılır. Hitit kenti Ḫattuša her zaman bir inşaat alanı olmuştur. Yoğun yapılaşmanın olduğu bölgelerin yanında her zaman, mera ya da ekilebilir arazi olarak kullanılabilecek geniş alanlarda ya bina kalıntıları mevcuttu ya da boş alanlardı. Yerleşimin genel planı olarak düzenli bir şekilde tekrarlayarak yayınlanan haritası, böylece modern araştırmalar tarafından yeniden inşa edilen veya idealize edilen bir durumu temsil etmektedir. Büyük olasılıkla yerleşim hiçbir zaman bu ölçüde iskan edilmemiştir ve dolayısıyla tarihinde hiçbir zaman böyle görünmemiştir.

Type
Research Article
Copyright
© The Author(s), 2024. Published by Cambridge University Press on behalf of British Institute at Ankara