Article contents
The emergence of different social systems in Early Bronze Age Anatolia: urbanisation versus centralisation
Published online by Cambridge University Press: 23 December 2013
Abstract
The second half of the third millennium BC has generally been accepted as the period in which urbanisation took place in Anatolia. Prominent sites of this period are described by scholars as ‘towns’, ‘town-like settlements’, ‘city-states’ and ‘proto-city-states’. The use of a variety of terms for the same type of site implies that there is no clear consensus on the conceptualisation of this transformational process. It is generally accepted that, from the Neolithic period onwards, Anatolia did not display a great degree of cultural homogeneity, both in terms of material culture and social systems. The topography of Anatolia is divided by deep river valleys and high mountain chains, and this may well have been a crucial factor in stimulating cultural regionalism. This article suggests that Early Bronze Age populations in Anatolia did not just experience the process of urbanisation, but also centralisation. Furthermore, it has been argued that certain areas of Anatolia at this time experienced neither urbanisation nor centralisation, but remained rural. This paper utilises archaeological evidence, such as settlement patterns, settlement layouts and types of material culture that have social implications, to explain these phenomena.
Özet
MÖ Üçüncü binyılın ikinci yarısı, genel olarak Anadolu'da kentleşme süreci olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte, bilim insanları, söz konusu döneme ait önemli yerleşim yerlerini, ‘kasabalar’, ‘kasaba benzeri yerleşim yerleri’, ‘kent-devletleri’ ve ‘ön kent-devletleri’ olmak üzere çeşitli isimlerle tanımlamaktadır. Aynı yerleşim yerleri için farklı atıfların kullanılması, bu dönüşümsel sürecin kavramsallaştırılması konusunda henüz kesin bir fikir birliğinin bulunmadığını dolaylı olarak işaret etmektedir. Bilindiği gibi, arkeolojik kayıtlar, Neolitik Dönem'den itibaren, hem materyal kültürü hem de sosyal sistemler açısından, Anadolu'nun, kültürel bir birlikteliğe tanıklık etmediğini göstermektedir. Anadolu'nun derin vadiler ve yüksek dağ silsileleriyle bölünmüş olan topografyasi, kültürel açıdan bölgeselleşmeye teşvik eden önemli bir etmen olabilir. Bu makalede yazar, Anadolu'da Erken Tunç Çağı'nı kentleşme olmak üzere sadece tek bir sürecin değil, aynı zamanda merkezileşme de olmak üzere farklı süreçlerin temsil ettiğini öne sürmektedir. Ayrıca aynı dönemde Anadolu'nun bazı bölümlerinin kentleşme ve merkezileşme süreçlerini deneyimlemeyerek kırsal kaldiği da ileri sürülmektedir. Yerleşim şablonları, yerleşim planları ve sosyal anlam içeren diğer maddi kültür kanıtları ele alınarak, yukarıda bahsedilen bu süreçler açıklanmaya çalışılmaktadır.
- Type
- Research Article
- Information
- Copyright
- Copyright © The British Institute at Ankara 2007
References
- 18
- Cited by